MENOPOZ
Menopoz, kadınlarda adet döneminin kesilmesi ile yani yumurta oluşumunun sonlanması ile ortaya çıkan durumdur. Menopoz bir hastalık değil normal fizyolojik bir süreçtir. Bu döneme girmesi ile birlikte bir kadının çocuk yapma imkanı kalmamaktadır.
Menopoz sonrası kadınlarda vücut fizyolojisi ve metabolizmasını düzenleyen bazı hormonların üretimi azalır. Özellikle östrojen ve progesteron hormonlarının üretimlerinin azalması bir takım rahatsızlık verici durumların ortaya çıkmasına yol açar. Psikolojik hassasiyet, alınganlık, endişe, depresyon, uyuşukluk, deride kuruluk, yorgunluk, kalp çarpıntısı, baş ağrıları, sıcak basması, cinsel arzu azalması veya kaybı, konsantrasyon bozuklukları, gece terlemeleri, idrar yolları problemleri, vajinal kuruluk ve yanmalar ve kilo alma gibi sıkıntılar bu dönemde değişen ölçülerde de olsa kadınlarda ortaya çıkan rahatsızlıklardır. Ayrıca hormon azalmasına bağlı olarak kalp damar problemleri, kemik erimesi ve vajinal atrofi ortaya çıkabilmektedir.
Uygun bir beslenme ve hayat tarzı ile bu problemleri azaltmak mümkündür.
BESİNSEL DESTEK
Kan şekerinin stabilizasyonu bu dönemde çok önemlidir. Hele kadında hipoglisemi varsa, menopoz problemleri daha şiddetli olarak ortaya çıkar. Aynı şekilde stres ve sıkıntı adrenal bezler üzerinede yük oluşturarak bu bezlerin kadınlar için gerekli olan hormonları üretmesini engeller. Bu durum menopoz kaynaklı hormonal sıkıntıları daha da aktive eder. Bu bakımdan, pişmemiş sebze, meyve ve balık tüketimi faydalıdır. Yapılan bazı çalışmalar soya fasulyesi, keten tohumu, nar ve hurma gibi fitoöstrojence zengin besin kaynaklarını tüketen insanlarda sıcak basması olayının nadiren ortaya çıktığını göstermektedir. Sarımsak ve soğantüketimi de faydalıdır. Süt, süt ürünleri ve kırmızı et tüketimini ise azaltmakta fayda vardır. Zira bu ürünler hem bu dönemde ortaya çıkan sıcak basmalarını iyice arttırır ve hem de kemikten kalsiyum kaybını hızlandırırlar. Ayrıca, alkol, kafein, beyaz şeker, acı baharatlar, sıcak çorba ve içecekler sıcak basmasını arttırıcı etki yaparlar.
Düzenli egzersiz, stresten uzak durma, tuz tüketimini azaltmak, sigara ve dumanından uzak durmak önemlidir. Ayrıca, immün sistem indükleyiciler olarak koenzim Q ve Avitamini bakımından zengin gıdalar, esansiyel yağ asitleri içeren yağlar, soya proteini, flavonoidler, B vitamini kompleksi, C ve E vitamini dolaşımın düzenlenmesi, stresin engellenmesi ve menopoz kaynaklı problemlerin azaltılmasında etkili olabilmektedirler. D vitamini desteği ise kemik erimesine kaşı faydalı olmaktadır. Ayrıca kemik güçlendiriciler olarak bor, kalsiyum, magnezyum, çinko ve az miktarlarda bakır, potasyum ve selenyum faydalı olabilmektedir.
Vajinal kuruluğu gidermek için sarısabır içeren jeller, cinsel isteksizliğe karşı ginseng, ginko, kişniş gibi uyarıcı özelliği olan gıdalar faydalı olabilmektedir. Anason, rezene, meyan, adaçayı, saparna, yer elması doğal östrojen indükleyicilerdir. Ancak, tansiyon probleminiz varsa meyan kökünü, sara hastalığınız varsa ada çayını kullanmayınız. Papatya, sarı kantaron ve kedi otu stresi yok etmede, ginseng depreyonu engellemede faydalı olabilmektedir. Ancak, hipoglisemi, yüksek tansiyon veya kalp hastalığınız varsa ginsengi ihtiyatla kullanmak gerekmektedir.
Bazı hekimler menopoz ve menopoz sonrası dönemde meydana gelen hormon eksikliğini gidermek için, hormon takviyesinin gerekli olduğunu düşünmektedirler. Bu tür bir takviye her ne kadar etkili olsa da, ciddi yan etkileri sebebiyle iyi düşünülmelidir. Böylesi bir durumda uygulanan klasik tedavi düşük doz kontraseptif vermektir. Bu dönemde östrojenden ziyade veya östrojenle birlikte progesteron hormonu verilmesi daha uygundur. Östrojen eksikliği sebebiyle üretra ve vajinal zarlarda meydana gelen gerilme dolayısı ile idrar tutmada sıkıntı görülebilmektedir. Bu dönemde hipotiroidi de yaygındır. Menopoz döneminde ve sonrasında kalp problemlerine karşı dikkatli olmak gerekmektedir. Bu dönemdeki problemlerin büyük bir kısmından sorumlu tutulan hormonlar şunlardır:
ÖSTROJEN: Vücutta esas olarak 3 östrojenik hormon estradiol, estron ve estriol sentezlenmektedir. Estradiol yumurtalıklar tarafından en çok üretilen hormondur. Estriol seviyesi ise hamilelik döneminde artmaktadır. Bu hormonun göğüs kanserine karşı koruma yaptığı bilinmektedir. Estron ise estradiolden yapılır ve östrojen kaynaklı meme kanserinden sorumludur. Hormon tedavisinde hastalara estradiol verilmektedir. Tedavide östrojen benzeri bazı kimyasallar da kullanılmaktadır.
PROGESTERON: Vücutta östrojen dengesinin bozulmasıbaşta endometrial kanserler olmak üzere bazı tür kanserlerin oluşmasına zemin sağlar. Ayrıca aşırı kilo alma, vücutta su tutulması gibi durumlar görülür. Bu bakımdan hormon dengesinin düzgün kurulması için hormon replasman tedavisinde östrojenle birlikte progesteronun da dengeli olarak verilmesi gerekmektedir. Bu hormonun aktif bileşeni esas olarak yer elması, çemen otu gibi bitkilerden üretilmektedir.
TESTOSTERON: Bu hormon her iki cinste de cinsel aktivitenin yürütücü gücüdür. Bu hormon aynı zamanda deri, kas ve kemiklerin gelişmesini de aktive eder. Cinsel güç kaybı varsa, kadınlarda hormon replasman tedavisine bu hormon da dahil edilebilir. Ancak bu durumda sentetik hormon yerine doğal testosteron kullanımı tercih edilmelidir.
HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ
Hormon tedavisinde değişik alternatifler uygulanabilmektedir. Ancak, uterus ve yumurtalıkları alınmış hastalar için esas olarak östrojen verilir. Östrojen tablet, krem, jel vs. şeklinde kullanılabilir. Uterus ve yumurtaları olan ve menopoz dönemine yaklaşan kadınlarda östrojene ilaveten progesteron da verilir. Uygulamada östrojen hergün verilirken, progesteron her ayın 10 günü verilir. Bu durum östrojen kaynaklı endometrial kanser riskini azaltır. Testosteron ve östrojenin her ikisinin de seviyelerinin düşük olması durumunda bu ikisini de içeren bir destek tedavisi yapılabilmektedir.
HORMON TEDAVİSİNİN RİSK/FAYDA DENGESİ:Hormon tedavisinin faydaları yanı sıra taşıdığı ciddi riskler de vardır. Mesela, östrojen desteğinin atrofiyi engellediği ve kolorektal kanserlere karşı koruma sağladığı ancak göğüs kanseri riskini arttırdığı bildirilmektedir. Aynı şekilde tedavi gören kadınlarda kalp rahatsızlığı riskinin azaldığı bildirilmesine rağmen, bu etkinin doğal östrojenler için söylenebileceği ve sentetik östrojenler için bu açıdan ikna edici bilginin henüz yeterli düzeyde mevcut olmadığı ifade edilmektedir. Hormon tedavisinin menopoza bağlı olarak hanımlarda görülen sıcak basması ve sinirli ruh haletinin yatışmasında ve kemik erimesinin engellenmesinde faydalı olduğu tespit edilmiştir.
Bütün bunlar göz önüne alınınca, hormon replasman tedavisine başlanmadan önce iyice düşünülmesi gerektiği açıktır. Ayrıca, tedaviye ne zaman başlanacağı, ne kadar süreceği, egzersiz ve beslenme tarzının nasıl olması gerektiği, stres yönetimi olarak adlandırılan stres ile baş etme yolarının neler olabileceği gibi konuların iyice irdelenmesi gerekmektedir.