Egzersiz Kalp Krizine Karşı Korur.
Egzersiz hem kalp krizi riskini azaltır, hem de kalp krizi olması durumunda kalbi korur. Doktorlar yıllardır kalp krizi sonrası kalbi koruma yöntemlerini keşfetmek amacıyla çalışıyorlar. Bilim adamları, kalbin egzersizle korunmasının hayati bir yolu olarak kalbin nitrik oksidi üretme ve tutma kapasitesini araştırdılar.
Vücutta üretilen kısa ömürlü bir gaz olan nitrik oksit, kan damarlarını gevşeten ve kan akışını arttıran kimyasal yolları aktive eder.
Yapılan bir araştırmanın sonuçları, nitrozotiyollerin ve nitritin kalp krizi hasarına karşı koruma sağlayabilen kimyasallar olduğunu gösteriyor.
Araştırma, egzersiz sırasında üretilen nitrik oksidin aslında kalpte ve kan dolaşımında nitrozotiyoller ve nitrit şeklinde dolaştığına dair yeni kanıtlar sunuyor. Bu daha kararlı nitrik oksit ara maddeleri, kalp krizine karşı koruma sağlayabilen çok önemli kimyasal yapılar olarak görülmektedir.
Deneysel bir hayvan çalışmasında, bir tekerlek üzerinde 4 hafta boyunca koşturularak egzersiz yaptırılan farelerin koroner arterlerinin diğer farelere göre daha güçlü olduğunu ortaya çıkardı. Bu hayvanlarda koroner arter tıkandığında, tıkanma nedeniyle ortaya çıkan kalp kasının hasarının, 4 haftalık egzersizin ardından daha düşük olduğu tespit edildi. Fareler, egzersizden sonraki 7 gün boyunca da aynı şekilde hasara karşı korunuyordu.
Araştırmacılar egzersizin nitrik oksit üretimini sağlayan endotel NOS (eNOS) enzim düzeylerini arttırdığını buldular. Ayrıca, kalp dokusundaki eNOS ile kandaki ve kalp dokusundaki nitrozotiyoller ve nitrit miktarları, egzersiz durdurulduktan sonra 7 gün boyunca hala yüksekti. Egzersizin koruyucu özellikleri, 4 hafta sonra kayboldu çünkü bu kadar süre geçince kalpteki nitrozotiyoller ve nitrit düzeyleri eski normal seviyelerine dönmüştü.
ENOS enzimine sahip olmayan farelerde ise egzersiz, kalp dokusunu koroner damar tıkanmasına karşı koruyamadı.
Egzersizin faydaları açısından önemli görünen bir başka molekül, hücrelerin norepinefrin ve epinefrin hormonlarına tepki vermesini sağlayan beta-3-adrenerjik reseptördür. Bu reseptöre sahip olmayan farelerde de, egzersizin kalp kasını koruyucu faydası görülmedi.
Düzenli yapılan egzersiz, insanlarda da olası bir kalp krizinin sebep olacağı doku hasarına karşı koruma sağlayabilmektedir. Bu koruma muhtemelen yukarıda anltıldığı gibi egzersizin damarlarda ve kalp dokusundaki nitrik oksit üretim kapasitesini arttırmasıyla ilgilidir. Diğer bazı çalışmaların sonuçları ise egzersizin, kalp kasında mikrodamar oluşumuna yol açtığını ve ana damarlarda bir daralma veya tıkanma olsa bile kalp kasının bu mikro damarlar vasıtası ile kanlanabildiğini ve bu sebeple hasara karşı korunabildiğini göstermiştir.
Netice olarak aktif, sportif yaşam biçimi, bir insanda çeşitli nedenlerle (yüksek kolasterol, enfeksiyon ve kronik iltihabi durumlar, genetik faktörler, kötü beslenme vs) kalp krizi oluşsa bile kalbi, krızin yıkıcı hasarlarına karşı koruyabilmektedir. Bu durum, kriz geçiren kişinin hem hayatta kalması açısından ve hem de krizden en az zararla kurtulması ve hayat kalitesinin ileri derecede kötüleşmemesi bakımından son derece önemlidir.