Gripal enfeksiyonlara karşı beslenme şeklimiz nasıl olmalı?

Prof. Dr. İlker Durak

A.Ü Tıp Fak E. Öğr. Üyesi

www.profilkerdurak.com

 

Her tür enfeksiyona karşı korunabilmenin yolu vücut savunma sisteminin güçlü olmasıdır. Savunma sisteminin güçlü olması ise çok sayıda faktöre bağlıdır. Bunları;

Sağlıklı beslenme

Temiz bir çevrede yaşama ve

Sağlıklı bir yaşam tarzı uygulama şeklinde özetlemek mümkündür.

 

Sağlıklı beslenme konusu şu an  en çok dikkat çeken ve merak edilen bir konu olduğu için, üzerinde durmakta fayda var.

Sağlıklı beslenmek için sağlıklı besinlerden dengeli olarak tüketmek lazımdır.

Hormon, gübre ve ilaçlarla kirlenmemiş besinler bu bakımdan önemlidir.

Bu tür besinleri tüketirken de yağ, şeker ve proteinlerin dengeli olmasına ve yiyeceklerin vitamin, mineral ve fonksiyonel özellikli besin maddeleri bakımından da zengin olmasına dikkat edilmelidir.

 

Bilhassa ramazan oruçuna başlayacağımız şu günlerde bu konuya özellikle dikkat etmeliyiz. Oruçun bazılarının dediği gibi vücut savunma sistemimize bir zararı olmaz, tam aksine sağlıklı bir beslenme tarzı ile oruç bünyemizi güçlendirir, bizi virutik enfeksiyonlar dahil hastalıklara karşı daha dirençli yapar. Bunun için ramazan boyunca beslenmemizde şu hususlara özel olarak dikkat etmemiz lazımdır.

  1. Gerek sahurda, gerekse iftarda aşırı yememeliyiz.
  2. Yemeklerimiz çok yağlı ve ağır olmamalı.
  3. Yemeklerimizde karbonhidrat, protein ve yağ dengeli olmalı.  Ağır tatlılardan, yağlı yemeklerden uzak duralım. Sebze, meyve ağırlıklı beslenelim ve suyu ve sulu içecekleri ihmal etmeyelim.

 

Genel olarak sağlıklı ve vücut savunmamızı destekleyici beslenme kurallarını on madde olarak sıralayacak olursak;

  1. Karbonhidratlardan (rafine şeker ve beyaz unun kullanıldığı ekmek dahil her türlü yiyecek, tatlılar, börekler, makarna, pirinç pilavı vs.) kesinlikle uzak duralım.
  2. Ağır yağlı yemekler yemeyelim. Yemeklerde margarin hiç kullanmayalım. Sızma zeytin yağı en iyisi. Çok gerekiyorsa az miktarda hakiki tereyağı kullanalım.
  3. Sebze, meyve ağırlıklı beslenelim. Pırasa, ıspanak, kereviz, lahana, karnabahar, brokoli, enginar vs mevsim sebzeleri en uygunu. Meyvelerden portakal, limon, elma, muz, vs. , kuru kaysı, erik, armut, vişne vs ile yabanmersini gibi şekeri az, tadı acımsı ve buruk meyveler en iyisi.
  4. Az et, çok az tavuk, bol miktarda balık tüketelim. Bunların suda pişmiş, haşlama, buğlama veya fırınlanmış, sebzeli olanlarını tercih edelim. Direk ateş temasından uzak pişmiş olmasına dikkat edelim.
  5. Her yemeğimizde mutlaka özellikle mevsimine uygun salata tüketelim. Şu an en uygun olanlar; havuç, turp, şalgam, sarımsak, soğan, maydanoz, roka, kırmızı lahana,  kıvırcık, marul vs. Sera sebzelerini daha az tüketelim.
  6. Bol miktarda yoğurt, kefir, ev yapımı turşu ve probiyotik özellikli gıda tüketelim. Kahvaltıda, bulabilirsek koruyucusuz doğal köy peyniri ile kimyasal işlem görmemiş salamura zeytin yiyelim.
  7. Protein kaynağı olarak mercimek, kuru fasulye, nohut vs den yapılmış yemekleri tüketelim. Ev yapımı mercimek çorbası ve diğer tarhana gibi doğal çorbaları tercih edelim. Bunların içine etten ziyade kemik koyalım. Çorbalarda da sızma zeytin yağı kullanalım. Hazır paket çorbalardan, her tür konserveden ve dondurulmuş yiyecek ile hazır market ürünlerinden uzak duralım. Kahvaltıda, hergün 1 adet doğal köy yumurtası tüketelim. Kararınca ceviz, badem, fındık vs yiyelim.
  8. Ekmeğimiz mutlaka tam buğday unundan ve ekşi mayalı olsun. Bulabilirsek arpa, çavdar, yulaf gibi tahılların tam unlarından da katalım. Bunu evde kendiniz yapabilirsiniz. Beyaz ekmekten ve kepekli ekmekten uzak duralım. Çok önemli.
  9. Her tür yiyeceğimiz bol baharatlı olsun. Bilhassa kekik, tarçın, zerdeçal, zencefil, nane, kimyon, biberiye, mürver,  gibi baharatları günlük tüketmeye çalışalım.
  10. Bitki çaylarını ihmal etmeyelim. Bilhassa normal çay yerine evde kuşburnu çayını içelim. İçine yukarıda saydığım baharatlardan da az miktarda da olsa katalım. Hergün 1-2 kahve fincanı Türk kahvesi içebiliriz. Normal çayı da çok koyu ve şekerli içmeyelim. Açık olsun, illa da şekerli olsun diyorsanız az miktar hakiki bal koyabiliriz. Biraz da limon iyi olur. Çay içiyorum diye  suyu ihmal etmeyelim. Hergün düzenli olarak 1.5-2 litre ılık, temiz su tüketelim.

 

Bu tür bir beslenme vücut savunma sistemimizi güçlendirir, her tür mikrobik enfeksiyona karşı bizi daha diri tutar, dirençli yapar.

 

Ayrıca;

  1. Çok gerekmedikçe ve hekim yazmadıkça antibiyotik, ağrı kesici, ateş düşürücü vs. ilaçlar ile vitamin ve mineral hapları kullanmayalım. Faydadan çok zarar veriyorlar.
  2. Üşütmeyelim, kirli havalı yerlerde dolaşmayalım, evimizi mutlaka dizenli olarak havalandıralım ve aşırı sıcak yapmayalım. 21-22 derece en iyisi.
  3. Elimizi, yüzümüzü vs sık sık yıkayalım, mümkünse hergün düzenli duş alalım. Yıkanmada şampuan yerine doğal sabun kullanalım.

 

Mikrobiyal enfeksiyonlara karşı sizi güçlü tutacak bazı örnek bitki çayları ve besinler;

 

  1. Kuşburnulu bitki çayı;

Kuşburnu 1 yk

Ekinezya 1 tk

Tarçın 1 tk

karanfil 3-4 adet

Kara mürver 1 tk

Propolis 1 çk ucu

 

1.5 -2 litre su içinde 2-3 dak kaynatılıp hergün 2-3 çay bardağı aç karnına içilir.

 

  1. Meyanlı bitki çayı:

Meyan kökü 1 yk

Zencefil 1 tk

Kekik 1 çk

Ihlamur 1 tk

Adaçayı 1 tk

Zerdeçal 1 tk

Nane 1 tk

Biberiye 1 tk

Keven Kitresi 1 çk

 

1.5 -2 litre su içinde 2-3 dak kaynatılıp günde 2-3 çay bardağı aç karnına içilir.

 

Yk; yemek kaşığı

Tk: tatlı kaşığı

Çk: çay kaşığı

 

Hergün düzenli olarak

Sarımsak

Limon

Brokoli gibi sebzeleri tüketelim.

Ayrıca;

Probiyotik yiyecekler; yoğurt, kefir, kombu çayı ile

ekşi mayalı tam buğdaylı köy ekmeği, doğal sirke ve az tuzlu turşu tüketmek faydalıdır.

 

VİRAL ENFEKSİYONLARA KARŞI BAZI FAYDALI BİTKİLER

 

MÜRVER

Mürver bitkisi yıllardır dünyanın çeşitli bölgelerinde grip, soğuk algınlığı, sinüzit gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Mürverin bu hastalıklara sebebiyet veren virüslere karşı antiviral etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yapılan çalışmalarda mürverin grip gibi rahatsızlıkların tedavisinde iyileşme sürecini hızlandırdığı gözlemlenmiştir.

Yapılan bir çalışmada mürver içirilen grip hastalarının % 90’ı 3 günün sonunda iyileşirken, plasebo gruptaki hastaların sadece %25’i iyileşmiştir. Mürverin meyveleri ve çiçeklerinin ateş düşürücü olarak etkili olduğu, boğaz ağrıları, karın ağrıları, sinüs iltihapları ve ishal gibi hastalıklarda da faydalı olduğu gözlenmiştir.

 

Mürverin antioksidan ve fenolik içeriği çok yüksektir. Mürver lif, kalsiyum, fosfor, vitamin B6 ve vitamin A yönünden de zengin içeriğe sahiptir. Bu yönüyle diğer kırmızı meyvelerden daha değerlidir. Mürverde bol miktarda antosiyaninler bulunmaktadır. Bu kimyasal bileşikler bir çok hastalıkta yararlı etkiler gösterirler. Mürverin AIDS ve H1N1 (domuz gribi) gibi hastalıkların tedavi sürecinde destekleyici etkileri  olduğu bilimsel olarak da gösterilmiştir.

Mürver içeren bitkisel çaylar, yağlar, içecekler özellikle soğuk algınlığı ve gripal enfeksiyonlarda faydalıdır.

Bu tür yararlı etkiler hem korunma ve hem de tedaviyi destekleme şeklinde ortaya çıkabilmektedir.

 

PROPOLİS

Propolis, bal arılarının kovanlarını her türlü tehlikeye karşı korumak için doğadan topladıkları, yapısında polifenoller ve aktif tabiatlı doğal kimyasal bileşenlerin olduğu yüksek antioksidan ve antimikrobiyal güce sahip gıdadır. Propolis doğal bir antimikrobiyaldır.

Propolisin alerjisi olmayan insanlar için herhangi bir yan etkisi yoktur.

 

Gribe karşı propolisgüçlü bir savunma mekanizması oluşturmaktadır.

Propolisin laboratuar ortamında çeşitli bakteri suşlarına karşı etkili olduğu rapor edilmiştir.

Propolis, güçlü antiviral aktiviteye de saptir.  in vitro ortamda influenza virüsüne (tip A) karşı öldürücü etki göstermekte, çiçek hastalığı' virüsünün etkisini de kısa sürede büyük oranda azaltmaktadır. Propolisin, aralarında herpes simplex virüs, adenovirus tip 2, kabarcıklı ağız iltihabı virüsü ve poliovirus (tip 2)’nin de bulunduğu çeşitli DNA ve RNA virüslerine karşı laboratuvar ortamında etkili olduğu bildirilmiştir.

Propolis virüsleri öldürür ve çoğalmalarını önler. Özellikle farklı kaynaklardan elde edilen propolislerin influenza virüsüne karşı değişken ancak önemli etkisi olduğu bulunmuştur.

 

Propolisin etkili olduğu virüsler;

Propolisin kadınlarda rahim kanserine neden olabilen insan papilloma virüs (HPV) enfeksiyonunu yok ettiği görülmüştür.

 

Propolis Antifungal aktivite de gösterir. Candida albicans, Candida glabrata, Candida krusei ve Trichosporon spp suşlarını içeren 40 fungusa karşı etkili olduğu bulunmuştur.

 

Propolis Antioksidan aktiviteye sahiptir.  Antioksidan etki, anti inflamatuar ve karaciğer koruyucu etki ile ilişki içindedir. Fenolik içerikleri botanik orijine göre değişse de pek çok propolis türünün antioksidan etkisi vardır.

 

Meyan kökü

Meyan kökü vücutta interferonları aktive ederek bağışıklık sistemini güçlendirir. İçeriğinde güçlü antiviral kimyasallar vardır. Bundan dolayı enfeksiyonlara, özellikle herpes dahil virüs kaynaklı gripal enfeksiyonlara karşı etkilidir.

Meyan kökünün doğrudan mikrop öldürme gücü ve balgam söktürücü etkisi de vardır. Solunum yolundaki balgamın atılmasını kolaylaştırır, saman nezlesi, bronşiyal astım ve alerjik rinit gibi durumlar ile gripal enfeksiyon kaynaklı ateş ve baş ağrısını hafifletir.

Ancak  meyan kökü adrenalin hormonu salgılanmasını uyardığı için tansiyonu ve kan şekerini yükseltir. Bu bakımdan meyan çayını içerken şeker ve tansiyon hastaları dikkatli olmalıdır.

 

Meyan Çayı Nasıl hazırlanır?

Bunun için bir tutam meyan kökü alın (30-40 g), temizleyin, soğuk su ile yıkayın, 3-4 adet karanfil ile birlikte bir çay demliğine koyun. Bir litre su ilave edin, ısıtın ve 2-3 dakika kaynatın. Oda sıcaklığına geldikten sonra süzün ve gün boyu her seferinde birer çay bardağı olacak şekilde için. Bunu hergün taze yaparak devam ettirin. İşte size, virüse karşı korunmada etkili bir içecek.

 

EKİNEZYA

Ekinezya soğuk algınlığı, grip, enfeksiyon, zayıf bağışıklık sistemi gibi durumlarda etkili, ormanlık arazilerde doğal olarak yetişen çok yıllık bir bitkidir.

Bitki genel enfeksiyonlara karşı da kullanılmaktadır. Bitkide bakteri, mikrop ve virüslere karşı oldukça etkili olan maddeler bulunmaktadır.

 

İnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda,

Ekinezya'nın akyuvarların sayısını yükselttiği, ve enfeksiyon bölgesine hareketlerini (göçünü) hızlandırdığı ve böylece bakteri, virüs ve diğer yabancı mikro-organizmaların yok edilmesine yardımcı olduğunu göstermiştir. Ayrıca, ekinezya

Gargara şeklinde kullanıldığında ağız yaralarını iyileştiriyor.

Bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı direnci artırıyor,

Üst solunum yolları enfeksiyonlarını yatıştırıyor,

Romatizma ve artrit vakalarında uygulanan tedaviye destek veriyor,

Hastalığa neden olan mikro organizmaların insan vücudunda çoğalmasını zorlaştırıyor.

Bitki anti-inflamatuar etkisi dolayısı ile artrit ve Lenfödem durumlarında faydalı olabilmektedir.

Ekinezya İnterferon üretimine de yardımcı olmaktadır. İnterferonlar günümüzde özellikle kanser tedavisinde dikkat çeken, glilko-protein yapısında bir madde olup; virüsle karşılaşan her türlü canlı tarafından korunma amaçlı salgılanmaktadır.

Ekinezyalı doğal ürünler kanser tedavilerinde hastanın bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için kullanılabilmektedir.

Üzerinde bir çok araştırma yapılmış özellikle immün sistemini desteklemesiyle bilinen bir bitkidir. Beyaz kan hücrelerinin üretimini aktifleştirerek immün sistemi destekler. Güçlü antibakteriyel ve anti viral özelliklere sahiptir. Soğuk algınlığı, grip, herpes, sinüzit, saman nezlesi, solunum hastalıkları; gibi durumlarda başarılı olarak kullanılmaktadır. İsveç'de yapılan bir çalışma ekinazyanın nezlenin 12 klinik septomunu azalttığını göstermiştir. Ayrıca gripal enfeksiyonlarda da faydalı olduğu tesbit edilmiştir. Bir çok çalışma ekinezyanın sağlıklı doku ile istenmeyen patojenik organizmalar arasındaki doğal bariyeri tahrip eden hyaluronidase adlı enzimi inhibe ettiğini göstermiştir. Bu yüzden ekinezya vücudun savunma sistemini virüslere karşı koruyabilmektedir. Muhtemelen vücudun kendi savunmasını arttıran anahtar lenfositlerin üretimini destekleyerek tümörlerin büyümesini de baskılamaktadır. Yine kemoterapi alan hastalarda ekinezya immün sistemi desteklemektedir.

 

Ekinezyanın bilinen bir yan etkisi yoktur ancak otoimmün hastalığı olanların kullanmaması tavsiye edilmektedir.

 

İmmün sisteme etki mekanizması; Ekinezya kan dolaşımındaki granülositlerin sayısını arttırır. Neutrofillerin diğer beyaz kan hücrelerine oranını stabilize eder ve sirkülasyondaki Neutrofil sayısını arttırır.

Lenfatik sistemdeki kök hücrelerini uyarır.

Ekinazyanın içeriğindeki echinacin maddesi lenfositlerin lenfokin üretmesini sağlar. İçerdiği polisakkaritler dolayısı ile makrofajları aktive ederek onların kanser hücrelerine fagositik etki yapmalarını sağlar.

Monositlerin üretimini teşvik eder.

Ekinezya hem sağlıklı hem de hastalarda mikrop öldürücü lenfositlerini aktive eder. Yine aynı şekilde fagositleri, antijenleri bozması için uyarır.

Dalağın fonksiyonlarının gelişmesine yardım eder.

T-lenfositlerini aktive eder ve vücutta üretimlerini arttırır.

Normalin altına düştüklerinde, serum beyaz kan hücrelerinin sayısını arttırır.

Bakteriyel ve viral rahatsızlıklardan sonra normal duruma gelmeyi hızlandırır.

Ekinezya bir çok virüsü de baskı altında tutar:

İmmün sistemi uyarmasından dolayı AIDS tedavisine de katkı sağlar. Bu hastalarda NK lenfositlerini ve fagositleri uyarır. Ayrıca vücudun TNF denen HIV virüsünün kopyalanma faktörü seviyesini arttırır.

Soğuk algınlıklarında virüsleri engeller, eski sağlıklı hale dönüşü hızlandırır ve soğuk algınlığı semptomlarını azaltır.

Ekinezya Herpes Simplex Virus'üne karşı anti-viral etki yapar.

Gribi önlemeye yardımcı olduğu gibi interferon alfa ve interferon beta üretimini uyararak vücuda virütik infeksiyomlara karşı direnç kazandırır.

Boğaz ağrılarının(farenjit) iyileşmesini hızlandırır.

Akciğer ve solunum sistemi enfeksiyonlarını yatıştırır.

Hyaluronidase enzimini inhibe ederek hyaluronic Asidi korur. Ekinezya; IgG - İnterferon alfa - interferon beta - makrofajlar vasıtasıyla interleukin-1 ve İnterleukin-6 üretimlerini uyarır.

 

SONUÇ;

EKİNEZYA VE BENZERİ BİTKİLER VİRÜS ENFEKSİYONLARINA KARŞI HEM VÜCUDA DİRENÇ KAZANDIRIRARAK  KORURLAR VE HEM DE HASTALIK ORTAYA ÇIKMIŞSA TEDAVİYE YARDIMCI OLURLAR.

 

EKİNEZYA KARIŞIMLI BİTKİSEL ÇAYLARI BUGÜNLERDE DAHA YOĞUN BİR ŞEKİLDE TÜKETİRSEK KORONA VİRÜSÜ DAHİL DİĞER VİRAL ENFEKSİYONLARA KARŞI GÜÇLÜ BİR DESTEK EDİNMİŞ OLURUZ.