KİNİN KORONAVİRÜSTE FAYDALI OLABİLİR Mİ?
KİNİN, kınakına ağacından elde edilen alkaloitlerden biridir. Tedavide kininin alkaloitleri yerine sülfat şekli (sulphate de quinine) kullanılır.
“Sulphate de quinine” tedavide ilk kullanılan en tesirli kinin tuzuydu. Sonraları “chloridrate de quinine” yapıldı. Bu enjeksiyon şeklinde kullanıldı ve faydalı sonuçlar alındı. Kinin, kınakınadan elde edildiği tarihten beri sıtma savaşının en önemli ilacı olmuş, bu ilaç sayesinde sıtmaya karşı büyük başarılar elde edilmiştir.
Daha sonraları atebrin, akridirı gibi ilaçlar da kinin yerine kullanılmaya başlanmıştır. Kinin mikropları, mayaları, bazı asalakları, sıtma yapan mikrobu yok eder. Ayrıca, iştah açıcı, kalp düzenini ayarlayıcı özellikleri de vardır. Bütün bunlardan başka, iltihap giderme, ateş düşürme, az da olsa ağrı dindirme özellikleri vardır.
Amazon'da yetişen Cinchona (kınakına) ağacının kabuğundan elde edilen kinin maddesi hem sıtma ile savaşta hem de sıtmaya karşı kullanılan sentetik ilaçların geliştirilmesinde model olmuştur. Cinchona ağacı kabuğundan kininden başka 20 farklı alkaloid madde elde edilmiştir. Bu maddeler, sıtmadan dolaşım bozukluklarına kadar çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılabilmektedir.
Kininin ilaç olarak en çok kullanıldığı hastalık sıtma (malarya) dır. Yıllarca bu hastalığın tek ilacı olarak kalmış, yalnız, sıtma mikroplarının her çeşidine tesir edemediğinden, zamanla kininden daha kuvvetli sıtma ilaçları yapılmıştır. Bundan dolayı, kininin bugün sıtma ilacı olarak önemi azalmıştır, ancak, ateşli hastalıklarda, özellikle gripal hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
Son zamanlarda bazı kinin analogları (hidroksiklorokinin gibi) ile yaygın kullanılan bir antibiyotik (azitromisin) birlikte korona enfeksiyonu tedavisinde denenmiş ve başarılı sonuçların alındığı duyurulmuştur. Bugün bu virüs hastalığını yoketmek için üzerinde çalışılan ilaçların önemli bir kısmı kininde bulunan alkaloidlerin türevleridir. Bu da bu ağacın kabuğunun insanlar için hala ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Aslında bugün kanser dahil bir çok hastalığın tedavisinde bitkiler hala daha çok önemlidir ve insanoğlu yaşadığı sürece bu böyle devam edecektir. Mesela kanser ilacı taksolun çıkış kaynaşı porsuk ağacı, vinkristininki cezayir menekşesidir. Her ne kadar bugün bu doğal bitki aktif maddelerinin sentetik kimyasal formları yapılmışsa da ve artık tıpta tamamen bu sentetik kimyasal ilaçlar kullanılıyorsa da, bu durum doğal bitki bileşenlerinin önemini tamamen kaybettiği anlamına gelmez. Aksine kişisel kanaatim, ileriki zamanlarda insanoğlu tekrar işin kaynağına dönecek ve toksik etki, yan etki azlığı veya olmayışı gibi sebeplerden dolayı doğal bitki bileşenlerini önemli seviyede kullanmaya başlayacaktır. Çünkü çoğu bitkilerde, tek başına kullanıldığı zaman zararlı yan etkileri olan kimyasalların bu olumsuz etkileri, bitki içinde diğer bazı bileşenler tarafından yok edilebilmekte, bu da onların daha rahat kullanımına imkan verebilmektedir.